Hamilelik Döneminde Hangi Laboratuvar İncelemeleri Gerekir?
Kan Gruplarının Belirlenmesi
Anne ve baba adayları kan gruplarını bilmiyor olabilir. Böyle durumda genellikle ilk gebelik muayenesinde ebeveynlerin parmaklarından kan alınarak kan grupları öğrenilir ve takip kartlarına kan grubu bilgileri işlenir. Annenin Rh (-), babanın ise Rh (+) olması durumunda Rh uyumsuzluğu durumu söz konusu olur.
Tam Kan Sayımı
Tam kan sayımı ilk gebelik muayenesinde bir kez gerçekleştirilir. Gebeliğin ilerleyen süreçlerinde bir ya da iki kez tekrar tam kan sayımı yapılmasına ihtiyaç duyulabilir. Gebelik dönemi testleri içerisinde en önemlilerinden biri olan tam kan sayımı ile anne adayının hemoglobin yoğunluğuna bakılır. Kandaki alyuvar yoğunluğu, büyüklüğü, akyuvar sayısı ve kansızlık durumu gibi bilgiler bu işlem sonucunda öğrenilir.
Anne adayına tam kan sayımı sonrasında kansızlık tanısı konulabilir. Böyle durumlarda kansızlığın kalıtsal bir hastalık ya da demir eksikliği, B12 yetersizliği ve folik asit vitamini eksikliği gibi unsurlara bağlı olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Gebelik süresince akyuvar sayısı da artış gösterebilir. Bu artış beklenenden daha yüksek olduğunda vücutta enfeksiyon bulunduğu anlamına gelir. Akyuvar artışının düşmesi ise akyuvar yapısını olumsuz etkileyen bir sağlık probleminin olduğunu gösterir.
Gebelik sürecinde trombosit sayısı
olması gerekenden fazla düşmüş olabilir. Bu da kanamayı durdurma görevine sahip hücrelerin gereksiz yere harcandığını gösterir. Çeşitli hastalıkların işareti olabilen bu durumlara karşı tam kan sayımı en çok dikkat edilen gebelik dönemi testlerinden biridir.
Tam İdrar Tahlili (TİT)
Gebelik süreci boyunca anne adayının vücudu hakkında detaylı bilgilere erişim sağladığı için en çok uygulanan testlerden biri tam idrar tahlili. İdrar sedimenti incelemesi sonucunda alyuvar, akyuvar durumları hakkında bilgi edinilebilirken, bakteri durumu ya da idrar yolu taşı gibi sağlık sorunlarının olup olmadığı da öğrenilebilir. Yapılan idrar testleri sonucunda idrarda protein, aseton ya da bilirubin bulunması durumunda ürobilinojenin aşırı artışı söz konusu olabilir, bu da farklı incelemelerin yapılması gerekliliğini beraberinde getirir. Hamilelik sürecinde anormal gelişen birçok durum idrar testi sayesinde kolaylıkla fark edilerek kontrol altına alınabilir.
Gebelikte Tam İdrar Tahlili
ile
- Anne adayının idrar yollarında enfeksiyon olup olmadığı saptanabilir.
- Özellikle aşırı bulantı ve kusmaları bulunan anne adaylarının beslenme durumu hakkında bilgi sahibi olunabilir.
- Gebeliğin son dönemlerine yaklaştıkça bazı anne adaylarına hamileliğe bağlı olarak yüksek tansiyon tanısı konulabilir.
İdrar Kültürü ve Antibiyogram
Gebelik sürecinde idrar yolu enfeksiyonu olma daha sık görülür ve kolay gelişim sağlar. Test sonucunda akyuvar, alyuvar değişimleri ve bakteriye ulaşılması tedavi gerektirir. İdrar yolu enfeksiyonu karşısında en etkili çözüm antibiyotik kullanmak. Tabi ki bakterinin cinsi idrar kültürü alınarak belirlenmeli ve sonrasında o bakteriye etki edebilecek antibiyotik kullanılmalıdır.
Yapılan idrar testleri sonucunda ortaya çıkan bakterinin antibiyotiklere karşı hassasiyetinin de ölçülmesi gerekir. Yapılan bu ölçüm işlemine Antibiyogram denilir.
İdrar testi sonrasında kültürde üreme meydana gelirse ve bu üreme 100.000 koloni altındaysa tedavi gerektirecek türde bakteri içermediği anlamına gelir. Yani kültüre üreme olmuyorsa testte görülen bakteri kişiden kaynaklı değil, genital dokulardan, test için kullanılan kaptan ya da diğer unsurlardan kaynaklı olarak oluşmuş demektir. Kültür üremesi 100.000 koloni üzerinde ise artık idrar yolu tedavisi için başlangıç yapılması gerekir. Antibiyogram raporuna göre uygun antibiyotik tedavisine başlanır ve 15 sonrasında tedavinin ne kadar etkili olduğunu görmek için yeniden idrar kültürü istenir. Hamilelik sürecinde idrar yolu enfeksiyonu çok kolay gelişebildiği için anne adayı rahatsızlık duymasa bile ileride sorun yaşanmaması için antibiyotik tedavisi yapılabilir.
Gebelik dönemi testleri gibi gebelik öncesi dönemde uygulanması gereken testler de vardır. Enfeksiyon tarama testleri, kızamıkçık ve frengi gibi testlerin gebelik öncesinde yapılması daha sağlıklı. Toksoplazma, kızamıkçık ve frengi enfeksiyonu gebelik sürecinde meydana gelirse bebekte doğumsal kusurların meydana gelmesine neden olabilir. Böyle sorunlarla karşılaşılmaması açısından gebelik öncesinde testlerin yapılması ve gereken durumlarda tedavinin başlatılması önemlidir.
Gebeliğin sonlarına doğru ise anne adaylarına Hepatit B testi yapılır. Risk taşıyan anne adayları için HIV (AIDS hastalığı etkeni) tarama testi de yine gebeliğin son sürecinde yapılan testler arasında yer alır.
Şeker Hastalığı Tarama Testi
Gebelik döneminde birçok anne adayı daha önce hiç sorun yaşamamasına rağmen şeker hastalığı riski ile karşı karşıya kalabiliyor. Hamilelik sırasında şeker hastalığı oluşumu kolay gelişebileceği için 24-28. gebelik haftaları arasında şeker tarama testi yapılır. Anne adaylarına açlık ve tokluk durumu fark etmeksizin 50 gram glikoz içirilir ve 1 saat sonrasında test için kan şekeri ölçümleri yapılır.
Hamile kalmadan önce şeker hastalığı bulunan anne adaylarının hamilelik sürecinde şeker oranlarında artış görülür. Buna pregastosynonel diyabet adı verilir. Hamilelik sürecinde ilk kez şekerle karşılaşan anne adayları ise yeni başlayan bu hastalık için gestasyonel diyabet ismi verilir. Bugün yapılan araştırmalar her 200 hamileden birinin pregestasyonel diyabet olduğu sonucunu gözler önüne sürerken, her 200 gebeden beşinde ise gebelik sürecinde oluşan şeker yani gestasyonel diyabet oluşumunun meydana geldiğini gösteriyor.
Gebelik öncesinde şeker hastası olan bir anne adayının gebelik sırasında kan şekerini kontrol altında tutması oldukça zordur. Gebelik sürecinde kan şekeri düzeyi daha yüksek olacağı için alınan insülin dozunun da buna bağlı olarak değiştirilmesi gerekir. Gebelerin kan şekerinin yükselmesi çocuğu da olumsuz etkiler. Bebeğin normalinden fazla irileşmesine neden olduğu durumlara rastlanılmıştır ki, böyle durumlarda doğum zorlaşacağı gibi normal doğum değil, sezeryan olması gerekebilir. Doğum sırasında bebekte omuz takılması, doğum travması ve doğum sürecinin uzaması gibi durumlar meydana gelir.
Gebelik öncesinde ya da sırasında diyabetle karşılaşmış olsanız da, doğru ve düzenli olarak tedavi alıyorsanız bebeğinizin de sizin de sağlığından yana hiçbir şekilde sorun olmayacaktır.
IDC (Indirect Coombs Testi)
Kısa adıyla IDC olarak bilinen Indirect Coombs Testi
her anne adayın için uygulanmaz. IDC testi uygulaması yalnızca kan uyuşmazlığı bulunan anne adayları için uygulanır. Kan uyuşmazlığı söz konusu olduğunda bebeğin alyuvarlarına karşı antikor gelişimi görülür. Bunlara müdahale edilmesi gerekir. IDC testinin gebeliğin en başında, ilk muayene sırasında yapılması gerekir. IDC testinin negatif çıkması durumunda 20. haftada tekrar yapılması uygundur. Aynı zamanda gebeliğin son bir ayı içerisinde yeniden IDC testi istenilebilir.
IDC testinin negatif çıkması anne kanında bebeğin kan hücrelerini etkileyecek antikorların oluşmadığı anlamına geliyor. Anne ve bebek kanları arasında Rh uyuşmazlığı olsa bile bu şekilde kanların birbirine temas etmemesinde test negatif çıkar. Söz konusu durum yaşandığında 28. haftada yeniden IDC testi yapılır ve yine sonuç negatif çıkarsa doğum gerçekleşene kadar anne ve bebeğin kan temasını engellemek için anneye anti-D immunglobulin yani kan uyuşmazlığı iğnesi yapılır.